Diyarbakır'da Hazreti Nesibe Hatun'un örnek hayatı anlatıldı
Peygamber Sevdalıları Vakfı tarafından "Kasım Ayı Sahabe Ayı" programları kapsamında Diyarbakır'da "Yolumuzu Aydınlatan Yıldızlar" temasıyla kadınlara özel düzenlenen programda Nesibe Hatun'un hayatı anlatıldı....
Her yıl olduğu gibi bu sene de "Yolumuzu Aydınlatan Yıldızlar" temasıyla "Kasım Ayı Sahabe Ayı" programları düzenleyen Peygamber Sevdalıları Vakfı, Diyarbakır'da kadınlara özel düzenlediği etkinlikle Nesibe Hatun'un örnek hayatını katılımcılara sundu.
Merkez Sur ilçesi tarihi Kurşunlu Camii'nde gerçekleşen program Kur'an tilavetiyle başladı. Seslendirilen ilahi, ezgi ve şiirlerle devam eden programda; Hazreti Hatice, Hazreti Aişe, Hazreti Hafsa ve Hazreti Ümmü Seleme'nin oratoryo şeklinde canlandırılması gerçekleştirildi.
Oratoryo canlandırmasında; Hazreti Hatice, sadakatin ve doğruluğun sembolü olarak sahnelendi. Nübüvvet sabahının ilk inananı, vahyin titreyen ilk nefesine sığınak ve Resulullah'ın kalbine teskin olan ilk söz olarak vurgulandı.
Hazreti Aişe, ilimle büyüyen, ışık saçan bir gönül ve vahyin nazarına düşmüş bir ayna olarak sahneye çıktı; Resulullah'ın dizinin dibinde Kur'an'ı kavrayıp ümmete ilim ve ahlak mirası bırakan, sahabelere fetva veren ve Müslüman bireyler için İlahi Mümin profilini öğreten bir rehber olarak temsil edildi.
Hazreti Hafsa, Kur'an'ın yazılı tariflerini titizlikle muhafaza eden ve ümmete ulaştıran emanetçi bir karakter olarak tanıtıldı; Resulullah'ın evinin çiçeği ve gönlüne esenlik veren bir eş olarak hem ailesine hem ümmete rehberlik ettiği aktarıldı.
Hazreti Ümmü Seleme ise hikmetin ve sağduyunun simgesi, kritik anlarda ümmeti felaketten kurtaran sözleri ve yetimlerin gözyaşını silen davranışlarıyla öne çıkan bir anne olarak sahnelendi; Hane-i Saadet'in ince hanımlarından biri, Resulullah'ın evinin çiçeği ve peygamberin aile saadetini gösteren bir pencere olarak müminlere örnek teşkil ettiği ifade edildi.

Çocuklar için boyama ve sosyal aktivite alanları oluşturulan programda, kermes de açıldı. Etkinlik kapsamında düzenlenen çekilişte üç katılımcıya kitap ve zikirmatik hediye edildi.
Programda, günün anlam ve önemine binaen bir konuşma yapan İnzar Dergisi yazarlarından Esra Türk, Hazreti Nesibe Hatun'un hayatını ve ondan çıkarılacak dersleri katılımcılarla paylaştı.
Hazreti Nesibe'nin sahabeler arasında peygamber efendimizle beraber aynı tabloda yer alan, birçok rivayetleri olan hanım sahabelerden biri olduğunu ifade ederek sözlerine başlayan Türk, ilk olarak Hazreti Nesibe'nin lakabının Ümmü Ümare olduğunu, olgun yaşta İslam'ı kabul etmiş sahabelerden biri olup Zeyd bin Asım ile evliliğinden Abdullah ve Habib adında iki çocuğunun olduğunu anlattı.
"İslam'la tanıştıktan sonra Hazreti Nesibe, genç bir kız gibi iman coşkusuyla dolmuştur"
Hazreti Nesibe'nin İslam'la tanışmasını anlatan Türk, "Hazreti Nesibe'nin İslam'la tanışması, Mekke dönemindeki birçok sahabenin aksine olgun yaşta gerçekleşmiştir. Mekke'deki sahabelere baktığımızda çoğunlukla genç yaşlarda, heyecanla İslam'a yöneldiklerini görürüz. Ancak Hazreti Nesibe 50'li yaşlarında İslam'ı kabul etmiştir. Bu çok önemli bir noktadır; çünkü 50'li yaş, bir kadın için hayatın büyük bir bölümünün tamamlandığı, sorumluluklarının belli bir düzeye ulaştığı bir yaştır. Buna rağmen İslam'la tanıştıktan sonra Hazreti Nesibe, genç bir kız gibi iman coşkusuyla dolmuş, Peygamber Efendimiz'e olan sevgisi ve bağlılığıyla adeta yeniden canlanmıştır. Hazreti Nesibe'nin İslam'ı ilk anlaması, kendi kabilesinden Esad bin Zürare aracılığıyla olmuştur. Daha sonra Peygamber Efendimiz'in gönderdiği öğretmen Musab bin Umeyr sayesinde İslam'ı derinlemesine öğrenmiş ve tamamen kabul etmiştir. Musab bin Umeyr, Peygamberimizin davasını ve öğretilerini öyle bir aşkla anlatmıştır ki, Hazreti Nesibe ve ailesi buna karşı duramamış ve İslam'ı kabullenmişlerdir." dedi.

"Peygamber Efendimiz'i canları pahasına korumayı yemin eden iki kadın sahabeden biri Hazreti Nesibe'ydi"
Hazreti Nesibe'nin iman etmesiyle birlikte yerinde durmadığını ifade eden Türk, "Hazreti Nesibe, imanla yetinen bir sahabe değildi. 'İman ettim, yerimde durayım' diyen bir sahabe değildi. İkinci Akabe Biatı'nda, Peygamber Efendimiz'i canları pahasına koruma, kollamak ve muhafaza etmek üzere yemin eden müslümanların içinde bulunan iki hanım sahabeden biri Hazreti Nesibe'ydi. Hazreti Nesibe çok akıllı ve hikmetli bir hanımefendiydi; yaptığı işleri önceden hesaplayan ve geleceğini öngören bir yapıya sahipti. Kendi kendine şöyle düşündü: 'Peygamber'i sevdim, kendi çocuklarım ve eşimle beraber İslam'ı kabul ettim, ama Muhammed'i görmem, kendi gözlerimle tanımam gerekiyor.' Yaşına rağmen korkusunu bir kenara bırakarak Peygamber Efendimiz'in yanına gitti ve O'na biat eden, O'na tabi olan ilk hanımefendilerden biri oldu. Hazreti Nesibe Peygamber Efendimiz'e biat ettikten sonra Musab bin Umeyr'e döndü ve sordu: 'Ey Musab, Peygamberimizi bize nasıl anlattın?' Hazreti Musab, Peygamber Efendimiz'in özelliklerini öyle güzel ve etkileyici bir şekilde anlatmıştı ki, Hazreti Nesibe ve ailesi O'nu görmeden İslam'ı kabul ettiler. Hazreti Nesibe, 'Vallahi Muhammed senin anlattığından da öte bir insandır; senin tek başına anlatamadığın pek çok yönü var, ama onu gördükten sonra kalbim daha da bağlandı' diyerek Peygamber Efendimiz'e olan sevgisini ve bağlılığını tekrar etti." diye belirtti.
"Hazreti Nesibe'nin Peygamber'e sevgisi ve bağlılığı, çevresindekileri de etkileyen örnek olmuştur"
Hazreti Nesibe'nin örnek yaşantısını anlatmaya devam eden Türk, "Hazreti Nesibe, İslam'ı kabul ettikten sonra günlük hayatına döndüğünde bu sevgi ve bağlılığın azalmasından korkuyordu. Kadın olarak ev işleri ve sorumlulukları arasında, Peygamber'e olan aşkını kaybetmek istemiyordu. Bunun için Rabbine dua etti ve hayatının geri kalan kısmında da Peygamber'e olan sevgisini ve bağlılığını korumasını diledi. Hazreti Nesibe, Mescid-i Nebevi çevresinde genç sahabeler ve Müslümanlar, onun rehberliğinde ilim öğreniyor, Peygamber'in yakınında yetişerek ahlaki ve dini değerleri öğreniyorlardı. Hazreti Nesibe, evinde düzenlediği meclislerle gençlerin eğitimine katkı sağladı ve bu şekilde, çocuklarının ve çevresindekilerin Peygamber'e olan sevgisini ve bağlılığını artırmalarına öncülük etti. Bu durum bize şunu gösteriyor: Hazreti Nesibe'nin Peygamber'e duyduğu sevgi ve bağlılık hem kendi kalbini hem de çevresindekilerin gönüllerini etkileyen bir örnek olmuştur. Biz de kendi hayatımızda O'nun gibi sevgimizi canlı tutarak, evlatlarımıza ve çevremize doğru değerleri aktarabiliriz." diye konuştu.
"Uhud Savaşı'nda Hazreti Nesibe, Allah Resulü'nün etrafında savaşarak onun korunmasına yardım etti"
Hazreti Nesibe'nin Uhud Savaşı'ndaki mücadelesine de değinen Türk, "Oğlu, Abdullah, savaşta orduya katılabilecek yaşta olduğu için alındı, ancak küçük oğlu Habib alınmadı. Habib, Peygamberimizi koruma arzusuyla çok ağladı ve mücadele etmek istedi, fakat yaşı küçük olduğundan savaşta yer alamadı. Hazreti Nesibe, oğlunu ve eşini savaşa gönderirken, kendi imanı ve sevgisi sayesinde cesur bir duruş sergiledi. Uhud Savaşı sırasında Hazreti Nesibe, Allah Resulü'nün etrafında savaşarak onun korunmasına yardım etti. Müslümanların geri çekildiği bir anda, Peygamber Efendimiz'in etrafındaki grupta yer aldı ve cesaretiyle öne çıktı. Elinde kalkan olmamasına rağmen, Allah Resulü'nü korumak için savaşçı bir rol üstlendi. Rivayetlere göre, bazı müşriklerle savaşmış ve onların Peygamberimize ulaşmasını engellemiştir." ifadelerini kullandı.

"Hazreti Nesibe, iman, ihlas ve cesaretiyle örnek bir hayat yaşamış; tek arzusu Peygamber Efendimiz'in yanında cennette olmak olmuştur"
Uhud Savaşı sonrası Allah Resulü'nün, Hazreti Nesibe'nin imanını ve cesareti nedeniyle ona övgüde bulunduğunu ve oğlu Abdullah hakkında da Hazreti Nesibe'ye "Senin oğlun, bazı sahabelerden daha değerliydi." dediğini aktaran Türk, son olarak şunları kaydetti:
"Bu sözler karşısında Hazreti Nesibe ise Peygamber Efendimiz'e dünya karşılığında bir şey istemediğini, tek dileğinin Allah Resulü'nün yanında cennette komşu olmak olduğunu söyledi. Bu, onun imanı ve ihlasının büyüklüğünü gösterir.
Hazreti Nesibe'nin hayatından çıkarabileceğimiz dersler şunlardır;
Tahkiki İman, Hazreti Nesibe, ilk Müslüman olduğunda sadece sözle değil, gözle görüp yaşayarak imanını güçlendirmiştir.
İhlas; İmanını ve bağlılığını, herhangi bir karşılık beklemeden, sadece Allah ve Resulü için yaşamıştır.
Cesaret ve fedakârlık; Uhud Savaşı'nda gösterdiği cesaret ve fedakârlık, onun imanının pratikteki tezahürüdür.
Eğitim ve örnek olma; Oğullarına ve etrafındakilere iman ve cesaret konusunda örnek olmuştur.
Hazreti Nesibe'nin hayatı, kadınların da İslam'da aktif rol alabileceğini ve imanlarını cesaretle yaşayabileceğini gösteren önemli bir örnektir. Onun fedakârlığı ve Peygamber Efendimiz'e olan sevgisi, cennette komşu olma arzusuyla birleşmiş, onun hayatını örnek bir iman hikâyesine dönüştürmüştür."
Program, Esra Türk'ün konuşmasının ardından yapılan dua ile son buldu. (İLKHA)
Kaynak: 494975



HABERE YORUM KAT
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.